5 Temmuz 2013 Cuma

SURAT ASMAK KİMİN HAKKI?



Abdurrahman Dilipak'ın paylaştığı bir twette şöyle diyordu: "Bir delikanlı da çıksın desin ki, bu adam namaz kıldığı için, hamdolsun, inşallah dediği için karşıyız." Terbiyesizliği geçtim, son derece aptalca, son derece ahmakça bir argüman.

Nedir yani, İslamcıların bütün dertleri bu muydu ve karşılarında varsaydıkları "diğerleri"nin tek dertleri böyle konuşmalara karşı olmak mıydı? Kendini ifade ederken öncelikli sıfatını "Müslüman" diye adlandıran ve yıllarca hak, adalet, Müslümanca yaşam diye bağıranlar ve bunun için binlerce sayfa kitap okuduğunu varsaydığımız insanlar son on yılda noldu da duruldular? Ne değişti de iktidarın yanında saf tuttular? Bir Başbakan dilinden "inşallah, maşallah, hamdolsun" gibi kelimeleri düşürmeyince olay bitti mi? Namaz kılmak? Namazı Özal da kılıyordu, ona neler dediklerini ne çabuk unuttular? Bu muydu yani yıllarca uğruna kafamızın etini yedikleri şey? Yoksa gerçekten "Şefaat ya Resulallah"tan "İnşaat ya Başbakan" aşamasına mı geçtiler? Yoksa gerçekten cepleri doldukça imanları da refaha mı kavuştu?.. Yıllarca özelde polisin, genelde devletin kendilerine zulmettiğini söyleyip duranlar, noldu da bu mekanizmalar aynı şeyi başkasına yaptığında en alasından devletçi kesildiler?

"Surat asmak hakkımız" diye yazmıştı İsmet Özel yıllar önce. Orada sorguladığı önemli bir mesele vardı. Müslümanlar Firavunluk olayına mı karşılar, yoksa Firavunun şahsına mı? Acaba Firavunluğun kendisine karşıymış gibi durup, aslında "neden ben değil de o" kıskançlığı içinde olabilirler mi?

Müslümanlar için Firavun bir kavram mıdır? Yoksa sıradan, olmuş bitmiş tarihi bir olay, "ötekilerden bir düşman" mıdır? Firavunun gerçekte neyi temsil ettiğini kavram düzeyinde sorguluyorlar mı?

Ve son soru: Müslümanlar "Musa'nın asası"nın (asa=isyan) hokus pokus yaptığı bir Harry Potter sopası olduğuna mı iman ediyorlar?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder