18 Temmuz 2013 Perşembe

HAYALİ TARİH YAZICILARI ve ÇÖZÜM

Sanrı şu: Adına "Kürdistan" dedikleri, şu an Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Doğu ve Güneydoğusu Türkler tarafından Kürtlerin elinden alınmıştır! Kürtlere de zulmedilmiştir. Aponun kitabından: "Kürt isyanları Kürdistan’ın Kürtlere vatan olarak kalmaması için acımasızca ezildi." Vatan?..

Türkler 1453'te İstanbul'u Doğu Roma'nın elinden almıştır. Sonucunda da orası artık bir Türk yurdu olmuştur. Bu, bütün tarihçilerin kaydettiği bir olaydır. Dolayısıyla yukarıda "almıştır" diye biten tarihsel önermeyi yanlışlayacak hiçbir aykırı durum söz konusu değildir.

Peki Türkler hangi tarihte, hangi savaş veya savaşlarla "Kürdistan'ı" Kürtlerin elinden almıştır? Kim bir tarih ve savaş ismi verebilir?

Türkler, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu Ermeni, Gürcü prensliklerle ve onların bağlı bulunduğu Doğu Roma İmparatorluğuyla savaşarak almıştır. Türk kaynaklara güvenmeyen varsa, en azından Ermeni tarihçi Urfalı Mateos Tarihi (952-1136)'ne bakabilir. Mateos, uzun uzun Anadolu'nun nasıl Türkleştiğini anlatır. Kaldı ki 11. yüzyıldan itibaren de, yani Haçlılara karşı savaştan sonra da Anadolu, Avrupalılar tarafından Türkiye diye isimlendirilmiş ve kendilerine karşı savaşan tüm Müslümanlara da Türk demişlerdir. Ancak Türklerin bir ırk olarak değil bir millet olarak anılması çok daha öncesine dayanır...

Eğer Anadolu Türkler tarafından vatan edinilmiş ise Kürtlerin elinden alınarak vatan edinilmemiştir. Bugün Doğu Roma'nın varisi olduğunu iddia edecek birilerinin çıkıp "toprağımızı geri verin" diyebilmesi size de saçma gelmiyor mu? Peki hiç elinden alınmamış birilerinin böyle bir talepte bulunması?..


TARİHİN KAYDETTİĞİ

Tam bin yıldır Türk toprağı olan bölgede hüküm süren Türk beylikleri ve devletlerinden bazıları:
Büyük Selçuklu Devleti (Saymakla bitmez; 10.000.000 km2'ye hakim),
Irak Selçukluları (Bugünkü Irak’ın ve Suriye’nin tamamına hakim),
İlhanlılar (Bütün Ortadoğu'ya hakim),
Artuklular (Başkenti Mardin),
Karakoyunlular (Başkenti Erciş),
Akkoyunlular (Başkenti Diyarbakır),
Memluklular, diğer adıyla Dawla al-Turkiyya (Bütün Suriye ve Mısır’a hakim).

Afedersiniz; kim, kimin vatanına çöreklenmiş?




ÇÖZÜM MÜ?

Etnik anlamında aşiretler çağına dönüş, postmodern sosyal ve siyasal zevzekliklerin allayıp pulladığı ve Türkiye ölçeğinde uygulanabilir olduğunu göstermeye çalıştığı bir parçalama projesidir. (Bu konuda bir kitap çalışması yapılmaktadır.)

Eğer mesele toprak ve nüfus koparmak değilse "anayasal vatandaşlık"tan öte çözüm yoktur. Hiç kimsenin etnik ve dini kimliğinin yanına bile uğramadan, adını ağzına bile almadan sadece insan olmasından kaynaklı değerler üreten; başka hiçbir şey değil sadece vatandaş olduğu için ödevler yükleyen; başka hiçbir şey değil vatandaş olduğu için haklarını gözeten; vatandaşlarının rengini, cinsiyetini, etnik kökenini, dinini, mezhebini dikkate almayan ve hiçbirinin diğerine üstünlük kurmasına fırsat vermeyen; hiç bir bireyin ekonomik çıkarlarını başka birine öncelemeyen; bir siyasi partinin %99 oy da alsa %1'in yaşam biçimlerini ve bireysel özgürlüklerini teminat altına alan; bütün bunları ve daha fazlasını içeren anlamda demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu, millet olmanın da şartıdır. Aksi, kaos ve çatışmadır. Doğru yürütülememiş, inşa edilememiş olabilir, ama Cumhuriyet böyle bir projedir...



Artık tarih öncesinde veya ortaçağlarda yaşamıyoruz. Sadece vatandaşlık bilinci ve vatandaşlık hukuku topluluklara bir millet oluşturma bilinci verebilir. Bireylerin kendilerini başka kavramlarla ifade etmesi, başka özelliğini öne çıkarması; birlikte yaşamanın, bir olmanın değil, kavganın sebebi olacaktır. Ancak, milletin bir adı olmalıdır ama değil mi? İşte zurnanın zırtı buradadır: Bin yıldır Türk Milleti diye anılmış bu milletin neden bugün adı değiştirilmek istenmektedir? Daha da önemlisi empati ayağına neden insanların Türk kimliğinden vazgeçmesi istenmektedir? Herkes millet olamamış aşiretinin ismini yüceltirken Türk ismi neden millet olmanın önünde en büyük engelmiş gibi gösterilmektedir?..

* * *

Evet, şu an bütün Kürtler adına hareket ettiğini söyleyen birilerinin bir "hareket" içinde olduğu vakıadır. Kabul etmemizi istedikleri çözüm, yukarıda niteliklerini saydığım bir cumhuriyet çözümü değil ki. Toprağı ve nüfusuyla bütünleşik bir Cumhuriyet teklifleri yok ki...

Adamlar resmen ve alenen toprak ve o toprakta kendi yönetimini kurma talebinde bulunmaktadır. Nedir yani, adamların hangi tekliflerini kabul edersek çözüm sunmuş veya çözüm kabul etmiş olacağız? İş, "Valla ben buraları vatan edineceğim. Gel sorun çıkarmadan, paşa paşa ver" noktasına getirilmiştir. Kimse kusura bakmasın, bu çözüm değil teslimiyettir.

Bilen varsa söylesin, tarihin neresinde kayıtlıdır ki savaşmadan, savaşı da kaybetmeden birileri birilerine vatan hediye etmiştir? Eğer bu Hükümetin "çözüm süreci" dediği şeyin sonunda böyle birşey olacaksa, bu, insanlık tarihinde de ilk olacaktır.

Herkes bizden empati yapmamızı, başkalarına hak vermemizi bekliyor. Olayı tersine kurmak derler buna. Siz neden Türk'ü anlamak istemiyor, ona hak vermekte bu kadar zorlanıyorsunuz? Çözüm de çözüm diye gezinirken gözardı edilen, edilmek istenen en önemli husus budur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder