11 Temmuz 2013 Perşembe

BAŞBAKANIN 'ÖTEKİ'LERİ-1


[Haziran 2012'de yazıldı]
Lost adlı diziyi macera gözüyle seyredenlerin çıkarımlarını bilmem, ama şahsen
–sadece o olmasa da– "öteki" ve "ötekileşme" üzerine en iyi anlatımlardan biri olduğunu düşündüm hep. İzleyenler hatırlayacaktır, Lost'ta "others" hiç bitmez. Başta, uçaktan adaya düşen herkes birbirine yabancı iken ortak kader onları "biz" yapmış, karşılaştıkları diğer insanları görmeden, dinlemeden, tanımadan "diğerleri" arasına sokmuştur. Anlatılan, bugün herkesin konuştuğu "ötekileştirme"den başka birşey değildir. Herkes ve herşey ötekidir. Öyle ki, seyirci de Ada'da yaşayan ve Ada'nın gerçek sahipleri sayılacak insanlara öteki gözüyle bakmaktadır. Seyirci ilk onları tanıdığından, içlerinde birçok "kötü insan" olmasına rağmen uçak kazazedelerini "biz" görürken, üstündeki yerlilerle birlikte bir bütün olarak öteki olan Ada'dan ürkmektedir. Tanımadıkları herkes o kadar ötekidir ki uçağın kuyruk kısmıyla baş kısmında birbirini tanımayanlar da birbirine öteki muamelesi yapar. Hatta gerçek ötekilerin bunlara yapmadığı işkenceler ve cinayetleri kendi aralarında işlerler. Ada'da tek başına yaşayan kadın için ise, zaten bütün dünya ötekidir. Birbirlerine zulmettiklerinde olağan şüpheli bellidir: Ötekiler... Kimdir öteki? Vahşidir, sessiz ve sinsidir, acımasızdır, sebepsiz yere öldürebilir: öteki düşmandır!.. Peki böyle düşünmemize sebep nedir?

Bu bizimkiler ötekileri nihayet tanımaya ve anlamaya başladıklarında başka ötekiler çıkacaktır. Başka ötekiler çıkınca önceki biz ve önceki ötekiler dost ve birlik bile olacaklardır. Sonra başka ötekiler çıkacaktır. Sonra kendi aralarındaki ötekilikler. Kendine öteki olanlar kendileriyle yüzleştiğinde bile hep bir öteki üretecektir. Öyle ki, ötekilik hali hiç bitmeyecektir...

* * *

Lost'un senaristleri bizim ötekileştirme üstadımızdan ders almış olsalardı, sanatsal anlatımlardan anladığı lise yıllarındaki piyeslerde donmuş kalmış bizimkinin de takdirini alacak harikalar yaratabilirlerdi.

Başbakanın öteki üretme maharetine yetişecek babayiğit var mı? Üstadımız, önce milleti otuzaltı etnik gruba ayırmakla başladı. Gerisinin gelişi kolaydı zaten. Bütünü parçalayıp otuzaltı biz ve otuzaltının permütasyonları kadar öteki yapıverdi. Kendisinin bunu "bilmek"te olduğunu zannetmiyorum. Ama kim akıl verdiyse "Yörük" ve "Türkmen" diye iki etnik unsur elementi uydurduklarını da biliyorum. (Sahi daha kimleri etnik unsur sayarak otuzaltı'ya tamamlıyorlar, fikri olan var mı?). Lazlar, Çerkezler ve diğerleri (öteki ötekiler, others'ın others'ı) AKP'ye oy verdiği sürece (vermeyenler etnik kökenine bakılmaksızın zaten her türlü öteki), Başbakanın onlarla bir sorunu yok; şimdilik!


"Alevi"nin baş ötekilerden birisi olduğu kesin... AKP'ye oy vermeyen "Kürt"ün hakeza; verenlerin öteki olması, an meselesi... Liderin ağzından çıkanın ahlak olduğu ve yasaya dönüştürüldüğü bir sisteme değil de laik hukuk devletine inananlar zaten kökten-öteki... AKP'ye karşı mücadele veren siyasi partiler, yani muhalefet, doğası gereği öteki... Kadınlar rahimleri olduğu için Tanrı vergisi öteki, ama Başbakanın sözünü tuttukları sürece yüzlerine vurulacak, suratlarına çarpılacak bir ötekilik değil... Üniversiteli gençler yumurtaları Bakanlara atarak saygısızlık ettiklerinden kadın mı kız mı olduklarına bakılmaksızın öteki... HES eylemcileri ölmüşlüğüne ölmemişliğine aldırmaksızın öteki... Üretim ve istihdam sağlayan fabrikaların özellikle yabancılara satışına karşı çıkanlar paranın dinine imanına bakılmaksızın öteki... İşçilerin-emekçilerin greve gitmesi gerekmez, "efendimiz"in onca lütfundan sonra greve gitmek istemeleri bile yeter: öteki... Toplu sözleşme hakkı verdik, daha ne zammı istiyorlar mantığına hayran olmayan memur zırcahil öteki... Amacı kârını maksimize etmek olan kapitalist istihdam sorununa yardım etmediği için öteki... Sosyalist küresel gerçekleri anlamadığı, ayak uydurmadığı için öteki... Hem "Müslüman" olup, hem Hükümeti eleştirirsen "Ergenekon"cu öteki... Muhalif sayılabilecek kitap bombadan daha tesirli olduğundan hem kitap, hem yazan kişi öteki... Öğretmenler az çalışıp çok tatil yaptıkları için öteki... Sanatçı hem ahlak bozucu hem de ucube yapıcı olarak öteki... Kininin bekçisi çocuk istemeyen ebeveyn öteki... Şehit olmayan asker yan gelip yattığı için öteki... Anasını almış gitmiş çiftçi on yıllardır öteki... Canım ülkemde saymakla bitmez öteki...
 * * *
Seyrani ne güzel demiş:

Medrese kaçkını softa bozgunu
Selam vermek için insan beğenmez
Âleme ta'n eder yanına varsan
Seni de yanıltır mes'ele sorsan
Bir cim bile çıkmaz karnını yarsan
Gelir meclise de erkân beğenmez

Yaklaşık iki yüzyıl önce demiş...
 * * *
Bu kadar öteki varken memleketimdeki her iki kişiden biri bayılıyor Başbakana. Bu nasıl oluyor? Bilim adamları çözdüğünde haberimiz olur elbet.

"Benim milletim istiyor yahu!" Kimdir bu millet anlayan var mı?

Otuzaltıya böldüğü milletinin bir adı bile yok. Ama "men de isterem" tadında herşeyi istiyor o adı olmayan millet...

Fırça yememiş, azar işitmemiş, en azından ucu kendisine dokunmamış bir fert bile kalmamışken memlekette, başka bir açıklama bulamadığından "Sorun biraz da Stocholm Sendromu" dersen bütün ötekiler bir araya gelip seni öyle bir benzetir ki...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder