8 Temmuz 2013 Pazartesi

BOP İYİDİR, DARBE KÖTÜDÜR



Hükümet, bütün dikkatleri Mısıra toplamak için özel bir gayret içinde. Gezi protestocularını darbecilikle suçlama balonu sönünce kendine yeni bir mağduriyet kapısı aralamış gibi: "Darbe kötüdür, berbattır." Ama en çok da "İhvan-ı Müslimin'e yapılırsa iğrençtir." Darbeyle gelmiş olması şimdi hiç yokmuş gibi davrandığımız BOP'un bir sonucu değil miydi yahu? Ee, eşbaşkan olduğumuza göre iyiydi. Şimdi BOP'u elimize ayağımıza bulaştırıp eşbaşkanlığı "ben oldum" havasında çar çur edince darbe çok kötü oldu birden. "BOP iyidir, darbe kötüdür." Bu insanları aptal yerine koyan bir önermedir. İkisi de kötüdür; hatta son yıllarda tüm Ortadoğu'da olup biten ikincisi gibi şeyler birincisinin sonucudur...

1960 darbesi felaket olmuştur. Doğru, olmuştur. 1980 darbesi ne kadar da gaddardır. Doğru gaddardır. 28 Şubat çok iğrençtir. Doğru, iğrençtir... Peki 1960 darbesi olmasaydı "milli görüş" diye bir hareket doğabilir miydi acaba? 1980 darbesinde ne zararınız oldu? Şimdiki gayri resmi koalisyon ortağınızın liderinin darbenin üzerinden henüz bir ay geçmeden yazdığı yazılar arşivlerde duruyor. "Ya biz zaten bilen sizleri değil, bilmeyen seçmenimizi kandırmaya çalışıyoruz" diyorsanız; biliyoruz, biz de zaten onları uyandırmaya çalışıyoruz. 28 Şubat'a nolmuş peki? Karşı mı gelmişsiniz? Aksine, o gün alınan kararların ilk uygulayıcısı olarak gömlek değiştirmiş, uluslararası zinde güçlerle kanka olmuş ve tek başınıza iktidar olmuşsunuz...

Özgür Mumcu özetlemiş: "Türkiye'de olmayan darbe çağrısı ve tehlikesi üzerinden mağduriyet devşirilemeyince Mısır'daki darbeye sarılmak gibi bir siyaset izleniyor..." İyi de ne alakası var, demeyin; yazarıyla çizeriyle, vekiliyle bakanıyla bu konuda pek bir mahirdir Hükümet. Hele onun başı nerede darbe, nerede Allah, nerede cami, nerede içki, nerede örtü mağduriyeti yaratacağını çok iyi bilmektedir. İşin doğrusu çok şey bilmediğini hemen herkes bilmektedir. Ama doğrusu, adam o az bilgiyi nasıl kullanacağını çok iyi bilmektedir. Helal olsun mu demek lazım, zıkkım olsun mu demek lazım yıllardır kararsızım.

* * *

Mısırla yatıp Mısırla kalkan Hükümetten Kerkük ve Suriye'deki Türkmenler, Doğu Türkistan'da olup bitenler hakkında bir siyaset geliştirmesini beklemek saflığın ötesinde olur. Oraları geçtik, içeride olup bitenler de Tahrir ve Taksim ekseninde güme götürülmeye çalışılıyor. Doğu ve Güneydoğu'da fiili bir özerklik ilan edilmiş gibi. Belediyeler, başka bir devletin kuruluşuymuş gibi davranıyor. Oralar Devletin egemenlik sahası değilmiş gibi Hükümetin umurunda değil. Ya da olup bitenler "çözüm süreci"nin bir parçası ve Hükümet Türk milletine korkunç yalanlar söylemekte. İkincisi olduğunu biliyoruz, ama gel de bunu AKP'ye gönül vermişlere anlat. Tatvan'da bir haftadır direklere PKK bayrağı ve Apo posterleri asılmakta, başına bekçi dikilmekte, ama ne bir asker "bu ne" diyebilmekte ne de bir toma kendilerini ziyaret etmekte. Egemenlik sahanda başka bir bayrak sallandırılsın, ama bütün derdini "camiye ayakkabıyla girdiler" diye özetle ve siyasi başarı bekle... Siyasi kazanç açısından bir bildiği var ki böyle yapıyor, değil mi ama? İşte burada kime küfretmek gerektiği, kime tükürmek gerektiği konusunda kararsızım. Eğer canım arkadaşım AKP yandaşlarına gelirse tükürüğüm, zahmet olacak ama rahmet saysınlar lütfen...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder