12 Kasım 2013 Salı

BU YILI DA HALLETTİK MAŞALLAH

A: Efendim, hani diyorduk ya analar ağlamasın...
B: Ee, halâ diyoruz ya, süreç devam ediyor...
A: Yok efendim o değil. Suriye'ye girersek sadece ikisi mi girecek diyorlar...
B: Obama'ya da söyledim. Bak Hüseyin dedim, geleceksen gel artık...
A: Aaa çok iyi efendim, gelecek mi peki?
B: Şimdilik beyzbol sopası gönderiyormuş.
A: Şeey, yalnız efendim, ikisi derken siz ve Obama'yı kastetmiyorlar.
B: Kim kastediyor? Yoksa yine Bülent abiye mi kastediyorlar?
A: Yok efendim, kastettiğim o değil...
B: Lan! Yoksa sen de mi kasıtçı oldun? Kimin adamısın olum sen?
A: Efendim yine anlatamadım...
B: Hadi itiraf et, dvd'ler nerde, kime kastedeceksiniz.
A: Laikçi medya efendim, ikisi derken sizi ve sayın Davutoğlunu kastediyorlar.
B: Ne ikisi yahu! Benim milletim istiyor inşallah...
A: Orda da sıkıntı var efendim. Meclis falan diyorlar...
B: Bunların alayı demokrasi düşmanı. Kardeşim, benim milletim beni seçmedi mi? Ben ne dersem benim milletimin dediğini demiş olurum ben hamdolsun...
A: Bu milletin bir adı var mı diye sorup duruyorlar bir de efendim...
B: Benim milletim böyle şeylerle vakit kaybetmez hamdolsun...
C: Konuyu dağıtmak gibi olmasın efendim, Adnan hocaya cevap vermedik. Şu kızları birkaç gün sizin yanınıza göndersin mi inşallah?
B: Yok. Onlar daha çok maşallahçı ekolden, bize uymaz onlar.
C: Tamam efendim, maşallah...
A: Efendim konuya dönersek... Bir açıklama yapmamız gerekiyor sanırım...
B: Bu defa da Suriyeli anaları vurgulasak? Komşumuzun anası ağlamasın falan deriz...
A: O farklı yerlere çekilebilir efendim. Hani tencere çalan komşunuzu şikâyet edin dediniz ya...
B: Tamam işte. Hüseyin çıksın, efendimiz komşunuz derken Suriye'yi kastetti desin.
A: O da sorunlu efendim. İlla birilerine kastedecek bu adamlar diyorlar.
B: Geri zekâlı mı bunlar? Benim milletim kastediyor yahu?
A: Efendim yine doğrudan siz ağlasanız?
B: Evet evet. Analar ağlamasın milletimin yerine ben ağlarım muhabbeti çekeriz...
A: İyi de efendim yine başa dönmüş oluruz. Yani ikisi gitsin Suriye'ye analar ağlamasın diye tuttururlar yine...
B: Yok olum yok. Sizinle olmuyor. Yalçın'a söyleyin yeni bir element üzerinde çalışsın veya muhafazakâr demokrat elementine yeni eklentiler yapsın...
C: Efendim ben müsaadenizle namaza gidiyorum inşallah...
B: Yavrum araya girip durmasana... Tamam hadi git inşallah.
C: Tamam efendim maşallah.
B: Hey Allah'ım Yarabbim.
A: Efendim aradım Yalçın beyi. Bu defa nasıl bir element isterler diyor.
B: Element değil de en iyisi yeni bir paket yapalım.
C: Efendimiz uygun görürlerse bir fikrim var.
B: Oğlum sen namaza gitmedin mi yahu!
C: Abdest alırken aklıma geldi unutmayayım dedim inşallah.
B: Hadi abdesti bozmadan söyle de git.
C: Efendim yeni bir paket yapsak. İsteyen bizimle açar, isteyen paket yapar evinde açar.
B: Maşallah oğlum maşallah. Sen bir dahisin. Hadi git yoksa hepimizin abdesti bozulacak şimdi.
A: Paket efendimizin kafasında hazır gibi sanki...
B: Evet evet. Bir Üniversitenin adını değiştirir, alın size demokrasi deriz.
A: Harika efendim. Zaten demokrasi dediğiniz başka nedir ki?!
B: Bir de isteyen istediği lehçeyle eğitim vereceği okul açabilir deriz.
A: Valla efendim bunlardan sonra da halâ size demokrat değil derlerse hepsini Silivri'ye tıkalım gitsin.
B: Onu da halledeceğiz inşallah.
A: Efendim bu lehçelerde eğitim işine pilot bölge deyip Karaman'da mı başlasak?
B: Niyekineki?
A: Karamanoğlu Mehmet Beye atıf yapmış oluruz. Hani o sadece Türkçe...
B: Dur oğlum yaa. Onlardan bile intikam alıyorlara getirirler işi. Bunlardan herşey beklenir.
C: Efendim birden aklıma geldi...
B: Yavrum ne çabuk kıldın sen namazı.
C: Sadece farzı kıldım efendim. Geçen bir hocaefendi dediydi. Sünnetleri her defasında kılmak farz değilmiş.
B: Allahım yaa. Hadi söyle ne söyleyeceksen!
A: Efendim camiye ayakkabıyla girmişler sözünüzün arkasında durup hergün hergün vurgulayalım.
B: Tabii tabii onu yapacağız. Neticede bizim için en önemli şeyler bunlar.
C: Efendim?
B: Efendim yavrum efendim. Hadi ne söyleyeceksen söyle de seni izne göndereceğim artık.
C: Yine "bir tane kız mıdır kadın mıdır bilemem" deseniz.
B: Yavrum durup dururken ne alaka yaaa.
A: Efendim zaten Türkçe açısından da sıkıntılı, bunu bir daha kullanmasak?
B: Milletim istedikten sonra ne sıkıntısı yahu?
A: O değil efendim. Hani "tane" diyorsunuz ya. "Türkçe'de insanlara tane denmez" diye eleştiriyorlar.
B: Türkçe'de insanlara tane denmiyorsa Kasımpaşalı lehçesinde vardır yahu. Yok yok, demokrasiyi hazmedemiyor bunlar.
C: Efendim "kızlı erkekli sevişiyorlar" deseniz.
B: Hadi sen çık bir izin yazdır kendine hamdolsun.
C: Tamam inşallah efendim.
A: Gönderdiniz de, fikri fena değildi efendim.
B: Evet. Şöyle yapalım, şu cümleyi yarınki konuşma metnime ekleyiver: "Kişilerin özel müstakil evlerinde bir farklı kız, bir farklı erkek aynı evde kalması nasıl doğru olabilir?"
A: Hemen yazıyorum efendim. Tam manşetlik bir cümle oldu.
B: Olacak tabii. Benim milletim bana söyletiyor hamdolsun.
A: Yalnız bir sıkıntı var efendim. Hukukta yeri var mı müstakil evlere müdahale etmek, araştırmak lazım.
B: Gerekirse yaparız. Benim milletim zaten şikâyet eder gerekirse. Fiili durum var deriz.
A: Efendim ifadeyi biraz düzeltsek bari. "Bir farklı kız, bir farklı erkek" biraz sorunlu bir ifade gibi.
B: Farklı olacak elbette. İkisi aynı kişi olur mu?
A: Efendim biraz dinlenseniz iyi olmaz mı inşallah?
B: Milletim istedikten sonra dinleniriz hamdolsun...
 

5 Kasım 2013 Salı

EŞREF-İ MAHLÛKAT MI?

Hiçbir delile dayanmasa da insanın eşref-i mahlûkat olduğuna dair bir Müslüman inanışı vardır. Evet, insan güzel bir hayvandır. Ama o kadar abartılacak bir hayvan mıdır bilmiyorum. Özellikle Müslüman toplumların cinsel organlardan, kıldan tüyden mürekkep ahlak anlayışlarıyla kendilerini nasıl oluyor da en şerefli hayvan gördüklerini anlamıyorum.

İnsan eşref-i mahlûkattır, ancak sadece Müslüman olanlar. Müslümanlar eşref-i mahlûkattır, ancak erkek olanlar daha bi eşreftir. Müslüman erkekler eşref-i mahlûkattır, ancak bizim meşrepten olanlar daha bi eşreftir.
* * *
Artezyen kuyusu üzerine çıkan tartışmada birbirini öldürme yarışına giren aileler var. İşte o derece eşref-i mahlûkatız... Kayınpederinin ördeğine tecavüz eden eşref-i mahlûkat bile var aramızda...

Ekim 2013'te Irak'ta bin kişi öldü. Suriye'de kelle kesmelere devam. Farklı siyasi düşüncelerdeki insanları eşref-i mahlûkat olana dek kesecekler anlaşılan. Mısır'da da şerefli olmak için birbirlerini boğazlıyorlar. Arabistan'da kadınlar araba süremiyor. Çünkü kadınlar araba sürse Müslümanlar, yani erkekler, tez elden şerefli hayvan olamayacaklar. Mübarek millet. “Yahu adamlar sapık değil de mübarek olsa Tanrı neden uyarmak için peygamber göndersin ki?” dediğimde “Allah'ın işine mi karışıyorsun?” diyen arkadaşlarım var... “Ölmüş kadınla altı saat geçmeden cimada bulunabilirsiniz” diyen “Müslüman” din adamları var. “Savaşta olduğumuz için diğerlerinin kadınlarıyla birkaç saatliğine yapabilirsiniz” şeklinde fetva veren “Müslüman” şeyhül bilmem kimler var. “Kadın eş değil ancak zevce olur” diyen “Müslüman” tarikat liderleri var. “Kızlı erkekli evler bize ters... Komşular şikâyet edecek, gereği yapılacak” diyen Başbakan var. Artık devletin görevlerinden biri de kızlık zarı ve penis bekçiliği yapmak olacak. 11 yaşında çocuklara tecavüzü sorun etmeyen devlet, yetişkinlerin sevişmemesi için elinden geleni yapacak... Eşref-i mahlûkat devleti olacağız inşallah hamdolsun...


* * *
Diyanet'in, “evlatlıkla evlenmek caizdir” şeklindeki fetvasını “hukuken bir sorun yok, ama ahlaki değil” diye yorumlayan eşref-i mahlukat din bilginleri var. Peki ahlaksız bir hukuk nasıl oluyor da eşref-i mahlûkatın dininin hukuku oluyor? Üç kuruş vergi kaçırmak için kırk ahlaki gerekçe getirenler nasıl olur da böyle bir durumda ahlakı teğet geçip “hukukta yeri var” diyebilir ki? Ahlaka aykırı, ama hukukta yeri var? Allah Allah, nasıl bir din ki bu...

Bütün bir İslam coğrafyasına bakıyorum; ahlaklı olmayı apış arasından, kıldan, tüyden, zardan öteye geçiremeyen bir sapık zihinler atlası görüyorum. Ama gene de eşref-i mahlûkatız maşallah...


Bütün ahlak felsefesini cinsel çağrışımlar üzerine kurmuş bireyler ve toplumlar için bir atasözümüz der ki: “Her göt, mindere kendi biçimini verir.”