Yaşamla uyumlu olmak, yani vasatı kabullenmek neden bu kadar önemli ki? Üstelik başkalarının
da, eşimizin dostumuzun da onu yakalaması için neden çırpınıp dururuz?..
Capcanlı, koşturarak, bol bol kazanarak
yaşayanlara bakınca ne kadar da yaşamın
içinde olduklarını düşünürüz çoğu zaman. Oysa yaşama bütün gücümüzle abanırken
aynı zamanda kafamızı banmış, o kadar içine girmiş ve yaşamın kendisini
ıskalamış oluyoruz çoğu zaman... Vasata dahil olmayan, olmak istemeyen her
insan muhalefetinden yapmaz bunu, ama her muhalifin vasata itirazı olduğu doğrudur. Haklı veya haksız, doğru veya
yanlış. Oturduğu yerden eylem tavrı geliştirenlerin, yani söyleyecek söz
biriktirenlerin toplumdan, dolayısıyla yaşamdan uzak olduğu da doğrudur. Bu,
muhalefet etmek lanetli olmaktır demek değil ki...
Muhalif, tembellikten yapmaz muhalefetini.
Aksine yaşama muhalif olmak yorar insanı. Hem zihinsel faaliyet gerektirir, hem
de eylem. İşte bu yüzden, vasatın teğet geçtiği yaşamı hissetmenin en iyi
yollarından biridir muhalefet...
* * *
Şüphe ile muhalefet el ele, kol kola yürür.
Kıssalarda da tarihsel belgelerde de şüphenin, muhalefetin ve muhalifin öyküsü
çoktur. Her şeyden önce elma muhalif bir imgedir; öyle ki, sürgün gerektirir
paylaşımı. Aslında doğuştan muhaliftir insan, sonradan dize getirilmiştir.
Doğada kendi kendini ehlileştirmiş tek varlıktır belki de...
Mucit mevcut bilgilere başkaldırmadan, onlara karşı
şüphe geliştirmeden ve onlara muhalefet etmeden nasıl yapabilir icadını?..
Mevcut inanca şüphe duymayan nasıl söyler ki,
dünya dönüyor? Muhalif olmayan söyleyebilir mi “siz isteseniz de istemeseniz de
dönüyor” diye?..
Hangi imanı sarsılmaz olanın kafasına düşen elma
yer çekimine bir çağrışımdır?..
Kendi gücüne muhalefet etmeyen kaç komutan
vardır halâ anılıyor olan?..
Vasatı yücelten kaç kişi sanatçı diye anılmıştır?..
Hangi peygamber “halk öyle inanıyorsa bir
bildiği var” deyip kulağını kapatmıştır kalbinin sesine, yarılırken kalbi
ortadan? Ortaya atılıp da “sizi kandırıyorlar, inandıklarınız yalan”
demeyen kaç peygamber vardır?..
Vasatı yücelten kaç filozof vardır ki, adı halâ
anılıyor olsun? Hangi sahtekârdır o ki, “Tanrı'nın eylemleri Tanrı'nın
eylemleri oldukları için mi iyi, yoksa yaptığı şeyler iyi olduğu için mi Tanrı
iyi?” sorusuna kafa çatlatmadan teolog olmuş vaaz vermektedir?..
Muktedire tabi ol, inanca tabi ol, içine
doğduğun neyse tabi ol, gelene tabi ol, gidene tabi ol...
Şair meydan okumuştu
oysa: Ömrüm fenâlıklara kayıp
ağulanmazsa ben ne yaparım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder