Recep Tayyip Bey “karşılığında hiçbir şey vermedik,
ıspatlamayan şerefsizdir” dedi. Yardımcısı Bekir Bey, “biz karşılığında bir şey
vermedik” dedi. Bütün yandaşlar koro halinde “yaşasııın vermemişiz” diye hergün
sevinç çığlığı atıyor.
“Tamam da, nasıl yani?” diyecek olduğunda pensilvanyasından tutun bilimsel kariyer yapmış prof.larına kadar hep bir ağızdan “sulh, barış, umut” üzerine ayet, hadis ne bulurlarsa okuyorlar…
LÜTFEN BİRİLERİ BENİ AYDINLATSIN:
1. Otuz yıldır silahlı olarak eylem yapmış, bir çok insanı öldürmüş ve kendi içinden de birçok insanı ölmüş bir terör örgütü (ki bunların BARIŞ mantıklarına bakarsanız meğer bir milletin temsilcisi, bir devlet yapılanması imiş) neden ve nasıl silahlarını bırakıp gitmeye ikna oldu?
2. Nedir yani, Marksist bir yapılanma olarak eylemlerine başlayan bu örgüte iki ayet, bir hadis okudunuz ve onlar da ikna mı oldu? Eğer böyle ise Apo kendi davasına ihanet etmiş bir hain sayılmaz mı?
3. Madem karşılığında hiçbir şey vermediniz neden toplumu ikna etmek üzere “âkil insanlar” elementi uydurdunuz? Madem bir şey yok, bizi ikna edecekleri şey nedir?
4. Madem hiçbir şey vermediniz “çözüm süreci” dediğiniz şey nedir? Ortada verilmiş bir şey yoksa zaten tamamlanmış bir süreç değil midir?
5. Âkil insanlar dediğiniz heyete başkan, başkan vekili ve sekreter unvanlı insanlar atamışsınız. Güzel bir örgütlenme şeklidir, lakin bunların masrafları nasıl karşılanacak? Örtülü ödenek dediğiniz paralar bizim vergilerimiz değil mi? Oradan karşılanmıyorsa nasıl karşılanıyor, yine “bir dost” mu karşılıyor?
6. Milliyetçiliği “öncelikle, ama öncelikle kendi milletinin bağımsızlığını, birliğini, dirliğini ve menfaatlerini kollamak, gözetmek” olarak bilirdik. Milliyetçiliği ayaklar altına alan biri nasıl oluyor da “milletim ne derse onu yaparım” diyebiliyor ve o adı bir türlü belli olmayan millet bunu hararetle alkışlıyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder