Dayanamadı
yine söyledi, çünkü tıyneti bozuk: “Ayaklar ne zaman baş oldu?” Adamın bakış
açısı bu. Bazen, ne kadar gizlemeye çalışsa da bu. Benzer lafları daha önce de
söylemişti ve o zaman aşağıdaki yazıyı yazmıştım:
AMAN KIYAMET KOPMASIN
(22
Aralık 2009)
"Ayaklar baş olursa kıyamet kopar." buyurmuş Başbakan.
I
Bükköy kömür ocaklarında 19 maden işçisi, 3 bin liralık gaz ölçüm cihazı çalışır durumda olmadığı için öldü... İşletmenin müdürü patlamanın dinamitten değil, sigara içiminden kaynaklandığı ihtimalinden bahsediyor. Hatta sigara içtiği için daha önce birkaç kişiyi kovduklarını (ifade: "iş akitlerini feshettik") anlatıyor. Madenci patron ortalarda yok. Bakan bey adamın Bursa'da olduğunu söylüyor; sabahın beşinde ev basıp çete kurdun diye gazeteci toplayan devlet, adamı arayıp da bulmuyor.
Devlet, 666 TL maaşla adam çalıştırmanın utancını yaşayacağına kadirşinaslık yapıp ölenlerin ailelerine yardım yapılacağını dillendiriyor. Yandaş medya olayın bu tarafını ballandıra ballandıra bitiremiyor; utanmadan, sıkılmadan... Oysa şair demişti: "Ölen öldü, kalan sağlar haindir."
Dört kişilik bir ailenin açlık sınırının resmi rakamlarla 757, yoksulluk sınırının 2 bin 465 TL olarak hesaplandığı bir ülkede her an ölüm getirebilecek bir işte 666 TL maaşla adam çalıştırmanın utancını yaşamıyor devlet; "sigara içmeseydi, ölmeseydi" diyor işveren...
* *
*
Seçim
vakti, kıştan daha çıkamamış bir memlekette dağıtılan buzdolabı yardımlarına
"sosyal devletin gereğidir." diyen Başbakan'ın sosyal devleti
"ayak takımı"na böyle bir ücreti layık görüyor. Çünkü kıyamet kopsun
istemiyor.
II
Tekel işçileri bir haftadır eylem yapıyor. Molotof kokteyl atmıyor, cam-çerçeve indirmiyor, esnafın dükkânını dağıtmıyor; 'aşiretimden, ırkımdan dolayı bana ayrıcalık tanı' demiyor... Halay çekiyor, kefen giyip kendi namazını kılıyor. "Bundan böyle sana 600-700 verebilirim, istediğim zaman da kovarım" diyen devletin polisi, aldığı emirle bu emekçilerin kafasını gözünü dağıtıyor, biber gazı sıkıyor, kışın ortasında soğuk su banyosu yaptırıyor... Kıyametin kopması istenmiyor...
III
Vatandaş,
internette gördüğü eylem haberine yorum yazıyor: "Tekel özelleşsin ki
işçiler nasıl çalışıyor görelim. Devletteyken yan gelip yatıyorlardı ve bir
dünya maaş alıyorlardı. Devletteyken orayı çiftlik gibi kullanıyorlar.
Özelleşince çalışacaklar ya, zorlarına gidiyor." Vay ülkemin haline...
'Hak' kavramı yerlerde sürünüyor... Vatandaş da kıyamet kopsun istemiyor...
IV
Peygamberin "yalnız yaşayacak, yalnız öleceksin" dediği arkadaşı: Ebu Zerr...
Muaviye Şam valisi iken koca bir saray yaptırır. Ebu Zerr sarayın önüne gelir bağırmaya başlar;
–
Ey Muaviye nedir bu saltanatın? Hiç utanmaz mısın?
Muaviye
sarayın balkonuna çıkar;
–
Bu halk böyle yönetilmeye alışmış. Var git yoluna ya Ebu Zerr.
Bunun
üzerine Ebu Zerr taşlamaya başlar sarayı... Sonrasında dilinden düşürmediği
ayetle sürgün yollarında: "Altın ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda
sarfetmeyenlere ateşi müjdele..."
V
Kendi burjuvasını, kendi kapitalistini oluşturmuş, kızlarını başörtüsüyle rahat rahat okuyabilsin diye Amerika'ya gönderme "şeref"ine erişmiş yüce insanlar katında ayak takımının ne önemi var?
* * *
V
Kendi burjuvasını, kendi kapitalistini oluşturmuş, kızlarını başörtüsüyle rahat rahat okuyabilsin diye Amerika'ya gönderme "şeref"ine erişmiş yüce insanlar katında ayak takımının ne önemi var?
* * *
Ebu
Zerr: "Cenazeme devlet memuru gelmesin."
VI
Kıyamet, nihayet hesap gününün gelmesi demek değil mi? Hesap gününden kim, niye korkar ki?
(NOT: Kıyam, diklenme, ayaklanma, başkaldırı anlamında “ayakta durmak”tır. Kıyamet ise kıyamın çoğuludur.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder