Sahte
Çürük Raporu davasının gerekçeli kararında, hâkim bey içindekileri kusmuş ve
Türk askerlik sisteminin ne kadar insanlık dışı olduğunu raporlamış. Herhalde
birçok insan gibi hâkim beyin askerliği de kötü geçmiş. Babası mı tatil kıvamında geçeceğini söyleyip kandırmış bilmiyorum, ama
bir hayal kırıklığı içinde olduğu kesin...
Türkiye’de
askerlik, kölelik ve angarya imiş (ki Anayasa angaryayı yasaklıyormuş). Avrupa’da
hiç böyle değilmiş. Elin memleketinde herkes paşalar gibi askerlik yapıyor,
üstüne para bile kazanıyormuş. Türkler, askerlere para vermediği gibi, ekonomi
için en verimli çağında insanları askere alıyormuş. Askerdeki nüfus hariç, resmi rakamların yüzde 9.2, ekonomistlerin yüzde
12-13 dediği işsizlik oranları hâkim efendinin anlayacağı şeyler değil
anlaşılan...
* * *
Hükümetin
yıllardır düşündüğü, kamuoyunda tartışmaya açtığı biçimde bir askerlik Hâkim
beyin istediği biçimde bir askerlik olur mu şimdilik bilmiyorum, ama Hükümetle Hâkim
beyin aynı amaca hizmet ettikleri belli. Ayrıca Genelkurmay Başkanlığı
tarafından hazırlanan Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Yasa Taslağı’nın da
Hükümetin isteğiyle yapıldığı besbelli. Bu taslak yasalaşırsa artık subay ve
astsubay olmak için “sadece Türk vatandaşı” olmak şartı yerini “Başka ülkenin
vatandaşları da aynı zamanda Türk vatandaşı ise...” şartına bırakacak. Ne var
ki bunda, İngiliz vatandaşından bilmem ne bakanı, Amerikan vatandaşından
Başbakan olunduğu bir yerde başka bir ülkenin vatandaşı da Genelkurmay başkanı
olabilmeli, diyebilirsiniz... Bir yandan askerlik
angarya diye düşünürken, bir yandan devşirme
askerlik sistemine geçme hazırlığında mıyız acaba?
Metehan’ın sarkık bıyıkları
Ona ait olup olmadığı, sözün böyle söylenip söylenmediği tartışmalıdır ama Bilge
Kağan’a atfedilen (d.684 – ö.734) meşhur sözdür: Ey Türk! Üstte mavi gök çökmedikçe, altta
yağız yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir!.. Evet Bilge Kağan, sence kim bozabilir?..
Metehan,
neden babası tarafından Yüeçilere rehin gönderildiğini anlayacaktır: Babası Teoman,
Metehan yerine Çinli eşi Yenşi’den olan oğlunu tahta çıkarma planları
yapmaktadır. Oysa Türk töresine göre, Türk bir kadından doğma birinin tahta
geçmesi gerekiyordu ve Teoman Metehan’ı dışlayarak bu töreyi çiğnemekteydi (Bu
töreyi bozanlar için bkz.: Anadolu Türkleri). Neticesinde, babası dahil bütün
aileyi öldürüp nasıl Kağan olduğunu tarih kitapları ayrıntısıyla yazmaktadır. Sonrasında
Metehan, kendisinden 2200 yıl sonra bile örnek alınan disiplin, düzen ve itaat
üzerine kurduğu ordu ile büyük bir güç haline gelmiştir. Bunu yaptığında, yıl
İsa’dan önce 209’dur.
Metehan’ın
ırkçı biri olduğunu söyleyebilirsiniz. “Bu devirde böyle şey mi olur”
diyebilirsiniz. Ancak bunu derken, mesela “Tansu Çiller’i ABD Başkanı yaparlar
mıydı?” sorusunu da cevaplamanız gerekebilir...
* * *
Sağa sola kıvırmanın anlamı yok. Yapılmak istenen, Fuhuş
Çetesi, Ergenekon ve Balyoz gibi belgelerinin uydurukluğuyla her tarafından
dökülen davalar bahane edilerek 2222 yıllık bir askeri yapılanma geleneğini
değiştirmektir. Hüseyin Çelik’in sarkık bıyık yerine badem bıyık istemesinin
nedeni sayısız ödül sahibi Albay Levent Göktaş’ın bıyıklarına gıcık olması mı
dersiniz? MHP’liler mi? Türkeş’in bıyığı yoktu. Bahçeli’nin de yok. Tanıdığım
MHP’lilerin yüzde 90’ında da yok. Ama o sarkık bıyıkların kaç bin yıldır neyi
temsil ettiğini Çin kaynaklarına bakarak anlayabilirsiniz...
Ermeni tarihçi Urfalı Mateos (952-1136), “çekik
gözleri, uzun saçları ve sarkık bıyıklarıyla geldiler” diye kimi
anlatıyor dersiniz?
* * *
Badem bıyıklılar gibi kıl
fetişisti değilim. Bıyık bırakmayı da sevmiyorum. Ama kıla karşı olunacaksa
bunu kılı kutsallaştıranların yapması komik olur. “Yüzüne sürersen cennete
gidersin” küfrünün içinde boğulurken sarkık bıyığa laf etmek neyin nesidir? Hüseyin
Çelik ve gibilerinin ellerine geçen her bahanede, her fırsatta Türklüğe amiyane
tabirle “geçirme” dertleri var; artık dertleri, yaraları ne ise, kıldan tüyden
bahane bile bulabiliyorlar. Hem tarihsel anlamda hem de güncel anlamda Türklükle
bir sorunları var. Bakmayın “ecdadımız” deyip durmalarına; ecdattan
kasıtlarının içinde asla Metehan yoktur. Hava atmalarına bakmayın; Alp Arslan,
Selçuk, Çağrı gibi Türk isimleri de yoktur…
Hangi dini, tarihi, kültürel saçmalıklar bu ülkede
Türk yokmuş gibi davranılmasını gerektiriyorsa, hangi saçmalıklar badem bıyığın
sarkık bıyıktan evla olduğunu öğütlüyorsa, bunun büyük bir yanılgı olduğunu acı
bir biçimde tecrübe etmeyiz umarım. Herkesin aşiretiyle övündüğü, aşiretine
dini, kültürel, askeri tarih yazma peşinde olduğu bir dönemde “Türküm” demenin ayıp, utanılası, iğrenç bir
şey gibi sunulması, bilinçaltına yerleştirilmeye çalışılması Türk’ün kaldırabileceği
birşey zannediyorsanız, yanılıyorsunuz...
Badem bıyığı hangi hâkimlerin, hangi din
soytarılarının, hangi siyasilerin meşhur ettiği cümle alemin malumudur. Ama o kaşımaya
çalıştığınız sarkık bıyıkları meşhur eden bugünün çocukları değil, Metehan’dır.
Metehan imgesinin dalga geçebileceğiniz bir imge olmadığını ve sarkık bıyığın hafife
alabileceğiniz bir simge olmadığını kaç bin yıllık tarihe bakarak
göremiyorsanız, şimdi görmek için de can atmamalısınız bence...
* * *
Vatandaş:
Şehit cenazesi görmek istemiyoruz…
Başbakan:
Askerlik
herhalde yan gelip yatma yeri değil…
Ben: Badem
bıyığın sarkık bıyıktan evla olduğunu ima bile edenler haindir!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder