Suriye ve Mısır’dan sonra bir açık eleştiri
de Irak’tan geldi. Ahmet Hakan’ın yerinden yazdığına göre Iraklı yetkililerin
şikâyetleri şöyle: İstihbarat elemanlarımız Irak’ın içişlerine karışıyormuş. Teröristleri
eğitiyor ve her türlü desteği veriyormuşuz. Irak yargısının aradığı adamları
koruyormuşuz… Adamlar bilmiyor mu sanki, bütün yasalarımızın “terörist” dediği
ve Türk yargısının aradığı adamları da sağ salim dağlarına kavuşması için
elimizden geleni yapıyoruz...
* * *
Ortadoğu’daki şii unsurları temizleme ve
İran’ı kendi sınırlarına hapsetme, yalnızlaştırma işi Eşbaşkanı olduğumuz BOP’un
bir gereğiydi. Bunu farkettiğinden beri İran’la aramız bozuk... Azerbaycan’la
aramız 10 yıldır limoni...
Suriye’de El-Kaide ve türevleriyle
işbirliği halindeyiz. Ellerinde silahlarla bizim topraklarımızda, bizim
kaymakamlık makamımızda poz verebiliyorlar. Tekbir eşliğinde şii kafası kesen,
insanların ciğerlerini söküp kendini Allah’a yakınlaştıran Özgür Suriye Ordusu
ile dostuz. Ki bu ÖSO’cular Adana’da sarin gazıyla geziyorlardı. PYD ile ara
sıra dost, ara sıra kavgalıyız. Bir şekilde bütün terör örgütleriyle resmi
olarak bir ilişkimiz var...
Mısır’da olup bitenler bizim BOP’umuz
değilmiş gibi sağa sola saldırıyoruz. Eşbaşkanlığı elimize yüzümüze
bulaştırmamızla oluşan tablo karşısında işi olağan düşmanlara, İsrail ve
benzerlerine atıp iman tazeleme peşindeyiz... Bunu seçmen yiyebilir de, dünya
yer mi acaba?
Irak’ın merkezi hükümetiyle, hükümetin başı
şii olduğu için kavgalıyız. Irak’ın kuzeyi, yıllarca toprağımıza ve insanımıza
kastetmiş teröristlerin yatağı iken komşularımız içinde aramızın iyi olduğu tek
yer. Ki orada Türkmenler katledilirken gıkımız çıkmıyor. Öldürenlerin dostumuz,
öldürenlerin şii olmaları sesimizi çıkarmamamız için bir neden belki, ama
sanırım Hükümetimiz için ölenlerin Türk olmaları yetiyor ses çıkarmamak için...
* * *
Bütün Müslüman komşularla kavgalı iken
nasıl bölgenin en iyisi olacağız da İslam alemine liderlik edeceğiz? Yapabileceğimizi
düşünenler var. Olgulara ve dış politika gerçeklerine değil hayallere inanan. Başbakan,
içeride Davutoğlu ve benzerleri, dışarıda BOP’çuların gazıyla Yavuz Selim
zannediyor kendisini. Bütün şiileri temizleyecek, sünni alemini birleştirecek,
yeniden halifeliği canlandıracak ve kocaman bir Sünni İslam imparatorluğu
kuracak. İslamcılığı Erdoğancılıkla eşleştirmiş kimi İslamcı yazarlar
yandaşlarını buna hazırlıyor ağırdan ağırdan...
* * *
İçeride yasaların terörist dedikleriyle
kankayız. Dışarıda sivil katleden, ciğer yiyici teröristleri besliyoruz. ABD
İsrail’in bir numaralı dostu. Biz İsrail’le kavgalıyız, ama ABD BOP’unun
eşbaşkanıyız. Yine de Allah için, Müslümanlar için, hatta tüm insanlık için
savaşıyoruz. Bayağı enteresan bir ilişki...
Bu süreç kimi nereye sürükler bilmiyorum.
Ama Türkler bu akıl tutulmasına ilk seçimde dur demezse ne olacağı üç aşağı beş
yukarı belli. Necmettin Erbakan ölmeden bir süre önce şöyle demişti, “Bundan
önceki seçimlerde daha iyi mi yönetileceğiz, daha kötü mü yönetileceğiz seçimi
vardı; bu seçim ise var mı olacağız, yok
mu olacağız seçimidir (...) AKP’ye oy vermek, cehenneme bilet almak
gibidir.”
Cehenneme bilet alma kısmıyla
ilgilenmiyorum, rahmetli bu tür şeyleri iyi kullanırdı. Ama meselenin dediği
gibi, iyi mi yönetileceğiz, kötü mü yönetileceğiz olmaktan çıktığı ve var mı olacağız, yok mu olacağıza
dönüştüğünü görmek ve göstermek lazım.
Bu içeride son gelinen noktada komşuyu
komşuya ispiyonlatan, dışarıda binlerce kilometrelik sınırlarımızı güvenilmez
hale getiren, dostu geçtik selam alacak komşu bırakmayan, ulusaşırı taşeronluk
politikaları yıllar sonra tarih kitaplarına “Anadolu Türklerinin Tarih
Sahnesinden Çekilişi” başlığıyla girebilir.
* * *
Toplam 8 sezon sürmüş, tüm dünyada izlenme
rekorları kırmış 24 adlı dizinin her
sezonunda bir terör eyleminin kahramanımız Jack Bauer (Polat Alemdar, berbat
halde çakma bir Jack Bauer’dır) tarafından sonlandırıldığını izleriz. Dizi,
hukuki ve ahlaki ilkelerden taviz vermeyen Amerika reklamıdır aslında. Ama
kendini çimdikleyerek yapar bunu. Bazen first lady, bazen başkanın çocuğu hukuk
dışına çıkmakta ve ihanet edebilmektedir. Bazen de Başkanın bizzat kendisi
vatan haini olabilmektedir... Dizinin birçok sezonunda teröristler Ortadoğulu
Müslümanlardır. Her defasında kahramanımız olayı çözer ve gösterir ki arkalarında
Amerikan derin yapılanmaları vardır. Birinde de Müslüman teröristlerin
arkasından Rusya ve Amerika’daki işbirlikçileri çıkar. Müslüman teröristler
inanarak yaparlar işlerini. Sadece biri gerçeği bilir, o da çoğu zaman para
için yapmakta, diğerlerini aldatmaktadır. Gel gör ki işin ucu Amerika Başkanına
da uzansa Jack Bauer affetmez...
* * *
Sahi o kadar terörist grup o kadar silahı
nasıl satın alıyor? Kimyasal ve biyolojik silahları bile olan bu teröristler
hangi paralarla temin ediyorlar bunları? Binlerce üyesi olan bu örgütler o
kadar insanın geçimini nasıl sağlıyor?
Adana’da sarin gazıyla gezinen ÖSO’cular ne
oldu? Ucu nereye dayandı ki medya bu işin peşini bıraktı?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder