Yaklaşık
12 yıldır, tek başına ülkeyi yöneten şahıs konuştu. Seçim barajı saçmalığını
nihayet düşürebileceğini lütfetti. "Yapacağız" da demedi üstelik,
"yapabiliriz" dedi. Havalara uçan uçana. Bu meseleyi geçelim...
Ülkemizin
bir paketi daha açıldı. Kimlerin nasipleneceği apaçık olan paketten ortaya
dökülenler ülkemizi demokrasi cenneti yapacak. Hurileri ve sonradan olma
gılmanları kimler kapacak, orası tartışmalı...
Bu
demokrasi dedikleri gerçekten acayip birşey arkadaş. Mesela üniversitenin adını
değiştiriyorsun, cöö yapıp çıkageliyor.
İsteyen
istediği dilde ve lehçede eğitim yapabilir diyorsun, bir de bakmışsın demokrasi
hazretleri başucunda saçını okşuyor.
Dünyada
örneği var mı bilmiyorum, ama lehçelerde eğitim yapılacak-mış. Böyle olunca da
demokrasimiz daha bir serpilip büyüyecekmiş. Gerçekleşirse Gadasını Aldığım
Fakültesinin Nörüyon Ki Laa Bölümü çok yüksek puanla, mesela %2'lik dilimde
öğrenci alabilir. Götüveeceksen Götüveee Götüveemeyeceksen Götüveyecekle Vaaa
Bölümü %5'le ancak alır zannımca. %1'le alacaklar şimdiden belli gibi...
* * *
Dillere
birşey demem, ki zaten kimi Avrupa dillerinde eğitim yapılıyordu. Sadece
isteyenin özel okul açarak farklı dillerde eğitim yapabilecek olması PKK'ya
atılmış bir kazık olarak değerlendirilebilir. Çünkü pazarlıkları özel okullar
üzerine değil bizzat devletin Kürtçe eğitim vermesi üzerineydi. Ama asıl kazık
Türk milletine ve eğer kendilerini bir millete ait hissediyorlarsa ya da
kendilerini ayrı bir millet kabul ediyorlarsa Zazalara. Lehçe işiyle, şakası
bir yana, amaçlanan nedir acaba? Düşünceme göre Zazaca'yı Kürtçe'nin bir
lehçesi kabul etme/ettirme peşindeler. Bununla Zazacayı Kürtçenin bir lehçesi sayacaklar. Tersinden okursanız,
"Zazalar Kürt'tür" tezi resmi bir tez hüviyeti kazanmış olacak.
Karışık mesele. Çünkü kendisini Türk kabul eden çok sayıda Zaza var. Kendisini
Kürt kabul eden; ikisini de boşverip "biz ayrı bir milletiz" diyenler
de var.
* * *
Yaşayan
insanların isminin tesislere, kurumlara, oraya buraya verilmesi hem
terbiyesizlik, hem saçmalıktır. Birçok şehirde Recep Tayyip Erdoğan Caddesi,
bulvarı, bilmem neyi var. Recep Tayyip Erdoğan Stadı var. Recep Tayyip Erdoğan
Üniversitesi var. Utanacakları yerde gurur duyuyorlar ya, ona yanıyorum.
Neyse...
Nevşehir
Üniversitesinin adı Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştiriliyor.
Bununla amaçlanan nedir? Nevşehir isminin nesi anti-demokratik idi ki,
değişince demokrasi oluyor? Üçüncü köprüye verilecek ismin Yavuz Selim olmasında
ısrar eden Başbakanın günü geldiğinde "bunun ismi de bu olsun"
diyebilmek için araya sıkıştırılmış bir kurnazlık işi sadece.
* * *
Otuzaltı
etnik unsurun sayıldığı, lehçelere kadar eğitim izni verilmiş bir toplumda
nasıl "birlik beraberlik" vurgusu yapılıyor da milletim de milletim deniyor? Türklük vurgusu içeren, çocuklara
milli bir şuur aşılamayı hedefleyen "Andımız"a bile tahammül
edilemezken hangi millettir bu millet? Bir adı var mı?
Selçuklu,
adını Selçuk beyden almıştı. Osmanlı, Osman beyden. (Bu arada ilginçtir;
Selçuklu sultanları içinde Selçuk, Alp Arslan, Çağrı, Tuğrul, Kutalmış, Berk
Yaruk gibi Türk isimliler çoğunluktayken, Osmanlılarda Türk ismi taşıyan sultan
yoktur. Bir tek Osman'ın babası Er Tuğrul vardır ki, o da sultan değildir.)[1]
Türkiye
Cumhuriyeti, adını bir şahıstan değil yaşadığı coğrafyadan ve o topraklar
üzerinde yaşayan milletin kendisinden alan devlettir. Milletinin adı "Türk
Milleti"dir. Başbakan milletin adını ısrarla zikretmekten kaçmakta, ama milletim diye yanıp tutuşmaktayken acaba
hayalinde yeni bir millet adı mı var? Otuzaltı Etnik Unsur Milleti mi diyeceğiz
bu yeni millete, ne diyeceğiz? Yoksa Tayyipgiller mi? Öylesine kullanılıyor ki
farkında değil. Tarihe kahraman olarak geçeceğini zannediyor. Öyle yanılıyor ki
farkında değil...
[1] Selçuklular da Osmanlılar
da aşiretten dünya imparatorluğuna doğru büyümüştü. Kendilerine Osmanlı deseler
de Avrupalılar Birinci Haçlı Seferinden itibaren bir bütün olarak, içindeki
etnik unsurları dikkate almaksızın "Türk" dediler. Cumhuriyet
kurulurken de esas alınan buydu. Hatta Gagavuz Türkleri sırf Müslüman değiller
diye Türk sayılmadı ve Türkiye'ye kabul edilmedi. Başbakanın "otuzaltı
etnik unsur" vurgusu ikiyüzyıl önce başlayan ulusçuluk hareketlerinin
bugünkü izdüşümüdür; bugünkü post-yapısalcı, aşiretler çağına dönüş
zevzekliğidir. Ayrıca aptalca argümanlarla saptırılan bir gerçek vardır: Ulusçuluk
hareketlerini Türkler başlatmamış, aksine Türklere karşı başlatılmıştır. Türk,
en az bin yıldır bir etnik unsurun değil, bir milletin adıdır. Cumhuriyet bu
"millet"i tekrar inşa etmenin gayretidir. Bunu tersine çevirmenin,
yani milleti aşiretlere bölmenin milletsever, vatansever bir tutum olduğunu
resmetmek aptallık sayılmasa da pek âlâ hainlik sayılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder