1 Ekim 2013 Salı

ŞEYİ ŞEY EDİLESİCE PAKET

Yaklaşık 12 yıldır, tek başına ülkeyi yöneten şahıs konuştu. Seçim barajı saçmalığını nihayet düşürebileceğini lütfetti. "Yapacağız" da demedi üstelik, "yapabiliriz" dedi. Havalara uçan uçana. Bu meseleyi geçelim...

Ülkemizin bir paketi daha açıldı. Kimlerin nasipleneceği apaçık olan paketten ortaya dökülenler ülkemizi demokrasi cenneti yapacak. Hurileri ve sonradan olma gılmanları kimler kapacak, orası tartışmalı...

Bu demokrasi dedikleri gerçekten acayip birşey arkadaş. Mesela üniversitenin adını değiştiriyorsun, cöö yapıp çıkageliyor.

İsteyen istediği dilde ve lehçede eğitim yapabilir diyorsun, bir de bakmışsın demokrasi hazretleri başucunda saçını okşuyor.

Dünyada örneği var mı bilmiyorum, ama lehçelerde eğitim yapılacak-mış. Böyle olunca da demokrasimiz daha bir serpilip büyüyecekmiş. Gerçekleşirse Gadasını Aldığım Fakültesinin Nörüyon Ki Laa Bölümü çok yüksek puanla, mesela %2'lik dilimde öğrenci alabilir. Götüveeceksen Götüveee Götüveemeyeceksen Götüveyecekle Vaaa Bölümü %5'le ancak alır zannımca. %1'le alacaklar şimdiden belli gibi...

* * *
Dillere birşey demem, ki zaten kimi Avrupa dillerinde eğitim yapılıyordu. Sadece isteyenin özel okul açarak farklı dillerde eğitim yapabilecek olması PKK'ya atılmış bir kazık olarak değerlendirilebilir. Çünkü pazarlıkları özel okullar üzerine değil bizzat devletin Kürtçe eğitim vermesi üzerineydi. Ama asıl kazık Türk milletine ve eğer kendilerini bir millete ait hissediyorlarsa ya da kendilerini ayrı bir millet kabul ediyorlarsa Zazalara. Lehçe işiyle, şakası bir yana, amaçlanan nedir acaba? Düşünceme göre Zazaca'yı Kürtçe'nin bir lehçesi kabul etme/ettirme peşindeler. Bununla Zazacayı Kürtçenin  bir lehçesi sayacaklar. Tersinden okursanız, "Zazalar Kürt'tür" tezi resmi bir tez hüviyeti kazanmış olacak. Karışık mesele. Çünkü kendisini Türk kabul eden çok sayıda Zaza var. Kendisini Kürt kabul eden; ikisini de boşverip "biz ayrı bir milletiz" diyenler de var.


* * *
Yaşayan insanların isminin tesislere, kurumlara, oraya buraya verilmesi hem terbiyesizlik, hem saçmalıktır. Birçok şehirde Recep Tayyip Erdoğan Caddesi, bulvarı, bilmem neyi var. Recep Tayyip Erdoğan Stadı var. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi var. Utanacakları yerde gurur duyuyorlar ya, ona yanıyorum. Neyse...

Nevşehir Üniversitesinin adı Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştiriliyor. Bununla amaçlanan nedir? Nevşehir isminin nesi anti-demokratik idi ki, değişince demokrasi oluyor? Üçüncü köprüye verilecek ismin Yavuz Selim olmasında ısrar eden Başbakanın günü geldiğinde "bunun ismi de bu olsun" diyebilmek için araya sıkıştırılmış bir kurnazlık işi sadece.

* * *
Otuzaltı etnik unsurun sayıldığı, lehçelere kadar eğitim izni verilmiş bir toplumda nasıl "birlik beraberlik" vurgusu yapılıyor da milletim de milletim deniyor? Türklük vurgusu içeren, çocuklara milli bir şuur aşılamayı hedefleyen "Andımız"a bile tahammül edilemezken hangi millettir bu millet? Bir adı var mı?


Selçuklu, adını Selçuk beyden almıştı. Osmanlı, Osman beyden. (Bu arada ilginçtir; Selçuklu sultanları içinde Selçuk, Alp Arslan, Çağrı, Tuğrul, Kutalmış, Berk Yaruk gibi Türk isimliler çoğunluktayken, Osmanlılarda Türk ismi taşıyan sultan yoktur. Bir tek Osman'ın babası Er Tuğrul vardır ki, o da sultan değildir.)[1]

Türkiye Cumhuriyeti, adını bir şahıstan değil yaşadığı coğrafyadan ve o topraklar üzerinde yaşayan milletin kendisinden alan devlettir. Milletinin adı "Türk Milleti"dir. Başbakan milletin adını ısrarla zikretmekten kaçmakta, ama milletim diye yanıp tutuşmaktayken acaba hayalinde yeni bir millet adı mı var? Otuzaltı Etnik Unsur Milleti mi diyeceğiz bu yeni millete, ne diyeceğiz? Yoksa Tayyipgiller mi? Öylesine kullanılıyor ki farkında değil. Tarihe kahraman olarak geçeceğini zannediyor. Öyle yanılıyor ki farkında değil...

[1] Selçuklular da Osmanlılar da aşiretten dünya imparatorluğuna doğru büyümüştü. Kendilerine Osmanlı deseler de Avrupalılar Birinci Haçlı Seferinden itibaren bir bütün olarak, içindeki etnik unsurları dikkate almaksızın "Türk" dediler. Cumhuriyet kurulurken de esas alınan buydu. Hatta Gagavuz Türkleri sırf Müslüman değiller diye Türk sayılmadı ve Türkiye'ye kabul edilmedi. Başbakanın "otuzaltı etnik unsur" vurgusu ikiyüzyıl önce başlayan ulusçuluk hareketlerinin bugünkü izdüşümüdür; bugünkü post-yapısalcı, aşiretler çağına dönüş zevzekliğidir. Ayrıca aptalca argümanlarla saptırılan bir gerçek vardır: Ulusçuluk hareketlerini Türkler başlatmamış, aksine Türklere karşı başlatılmıştır. Türk, en az bin yıldır bir etnik unsurun değil, bir milletin adıdır. Cumhuriyet bu "millet"i tekrar inşa etmenin gayretidir. Bunu tersine çevirmenin, yani milleti aşiretlere bölmenin milletsever, vatansever bir tutum olduğunu resmetmek aptallık sayılmasa da pek âlâ hainlik sayılabilir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder