The Cemaat denen oluşuma hayatım boyunca muhalif
oldum. Bunun şahidi hem o camiadan beni tanıyanlar, hem de yakın
arkadaşlarımdır. İnançlarıyla, felsefi, siyasi, toplumsal anlayışlarıyla bir
yakınlığım olmadığını en iyi onlar bilir.
Lakin o camianın bu aralar yaşadığı korkunç bir
zulümdür. İnançları, felsefeleri, amaçları beni ilgilendirmiyor. Hukuki olarak
bir zulümdür. Bir hukuk devletinde asla “cadı avı” olmaz. Zulüm kime yapılırsa
yapılsın karşı çıkmamız gerekir… Bir vatandaş kanunlara mugayir iş yaptığında
cezalandırılır. Devletin kendisi yaptığında ne olacak? Devleti yönetenler kendi
yolsuzluklarını örtmek için bir gecede istediği yasaları çıkardığında? Danıştay
kararlarını, Sayıştay kararlarını takmadığında? Anayasa Mahkemesine
saldırdığında? Yürütmenin başı mahkeme kararı için “güçleri yetiyorsa gelip
yıksınlar” dediğinde?
Kimin neye inandığı, nasıl bir Tanrı’ya inandığı,
hangi usuller çerçevesinde “ibadet” ettiği beni ilgilendirmiyor! Herkesin
Tanrısı kendisine. Ama toplumsal bir yaşam içinde isek eğer, bir ülke, bir
devlet olma iddiamız varsa, herkesin tabi olması gereken bir hukuk sistemi
olması gerekir. Alabildiğine cahil, alabildiğine kifayetsiz ve alabildiğine
muhteris bir adamın lafının üzerine laf edilememesidir bugün yaşadığımız.
Bedevi veya avcı toplayıcı veya göçebe bir tarihe geri
dönmek isteyenler dönsünler, ben dönmezem geldiğim bu özümden…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder