Halkımızın
kendi çıkarlarını gözeterek oy verdiği düşüncesi bir efsanedir. Çıkar oyları
%10'u geçmez. Bu, sadece AKP'ye özgü bir şey değil ayrıca. Özal'a da en yakın
tiplerdi bunlar, ki zaten o'nun icadıydı. Çevreleriyle birlikte %10'luk bir
oyları vardır. Bunlar, küçük çaplı sermayelerini nasıl bir uyanıklıkla büyük
sermayeye çevirebileceklerini düşünen sonradan görme tiplerdir. Ahlaki ilkeleri
yoktur. "Nasılsın?" diye sorduğunda "hamdolsun" demeyi
ahlak zanneden, teşekkür etmeyi bilmeyen, şahsiyet olarak münafık tiplerdir.
Daha çocukken babasıyla Cumaya gitmeyi öğrenmiş, Cuma dönüşü müşteri veya
devlet nasıl kazıklanırı öğrenmiş, ticareti uyanıklık zanneden ahlaksız
tiplerdir. Kültür seviyeleri eskilerin "Ankara ve İstanbul görmüş"
olmağına denk gelir seviyededir.
Menfaati
olmadığı halde oy verenler? Onların seviyesi Tayyip Penisilvanyayı
"ortaokul mezunu" diye aşağılarken de İhsanoğlu'nu "Üç dil
biliyormuş. Hııh!" diye çok da tındı kıvamında zikrederken de "yuuh"
çeken, kendisini Tayyip'te gören, kendisini Tayyip'le özdeşleştiren
insanlardır. Kendisinden biri Başbakan'dır işte, daha ne isteyecek ki!
Kendisinden biri Cumhurbaşkanı olacak, daha ne olsun yahu!.. Tayyibin bütün
başarısı burada. Halkı bu noktaya getirdikten sonra rest çekti zaten bütün
ortaklarına. Meydanda konuşurken halk yalan söylediğini bilmiyor mu? Gayet de
iyi biliyor! O platformda yüksekten halka seslenirken o değil aslında. Onu
dinleyen halktır konuşan, o yalanları söyleyen. Sonuna kadar o halkın
kendisidir Tayyip...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder