30 Ağustos 2014 Cumartesi

NECİP TÜRK MİLLETİ!


Elli yıl sonra bugünleri tarih kitaplarından okuyan, ama illa ki kendisini halâ Türk Milletinin ferdi olarak hisseden birileri kalmışsa, size çok pis küfredecekler. Ben bugünden ediyorum. Üstüne alınan varsa beri gelsin…

Yasa yapan iki ayyaştan sayamam kendimi, haşa! Bir de şu var ki ne Mehmet Akif’im, ne onun sevgili arkadaşı, kardeşi ayyaş Neyzen. Atatürk’ün “Artık öğrensinler Kur’an ne diyor. Hele çevir şunu Türkçeye” dediği Elmalı Hamdi hiç değilim. Ama çok pis hissederim. Biliyorum işte, fena küfür yiyeceksiniz!

Biliyor musunuz 90 yıl önce neler olduğunu? Vahdettin, belki iyi niyetliydi, belki çaresizdi ama öngördüğü çözüm hainceydi. Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Kuva-yi Milliye’yi İslamiyet ve vatan düşmanı ilan ettiği gün sizin gibiler eyvallah demiş, uymuştu o fetvaya. Hikâye zannediyorsun değil mi, eğer okuduysan lise sona kadar? Sana lisede anlatmadılar Fahrettin Paşa’yı bilirim. “Halifenin de, Şeyhülislamın da canı Cehenneme; yayınladıkları fetvanın da, teslim ol diye gönderdikleri emirlerin de” deyip Medine-i Münevvere'yi savunan, altı ay çekirge yiyen Malta sürgününü? Ümmet diye yanıp tutuşuyorsun ya, İslamiyetin doğup büyüdüğü ülkenin adı niye ARABistan düşündün mü hiç? Fahrettin Paşa'nın İngiliz ve onun işbirlikçisi Arap’a teslim etmemek için kılıcını, gidip Peygamberin mezarına bıraktığını bilmiyorsun. Sen busun işte! Bilmez, iman edersin! İnsanın, hayatında en zor işidir bilmek ve en kolayıdır inanmak. İşte bunda üstüne yok! İşte bunu çok iyi biliyorsun! O kadar tembelsin ki bilmek zor geliyor. Hem yalaksın, hem salak! Küfredecek torunların. Bilmiyorsun, göremiyor, hissedemiyorsun bunu…

Ey aziz Türk Milleti, zoruna gidiyor mu söylediklerim? Gitsin diye söylüyorum zaten! Zoruna gitsin de belki titrer kendine gelirsin…

29 Ağustos 2014 Cuma

VİCDANI HÜR İRFANI HÜR


Büyük Selçuklu, çağın gereklerini yaparak ‘Büyük’ oldu. Osmanlı da öyleydi. Bazen haddini aşarak yaptı hatta. Ne zaman ki çağın gereklerini yapamaz oldu çökmeye başladı. İslamcı zevzekler tarihi gerçeklere tamamen aykırı bir şeye inanırlar. Neymiş, Osmanlı özünden ayrıldığı için çökmüşmüş. Özü neydi peki? Hikâyeleri geçelim. Osmanlı hiçbir zaman “İslam Devleti” olmadı. Yok zaten böyle bir şey. Öze dönüşü Cumhuriyet projesiyle Atatürk yapmıştır: Çağın gereklerini yapmak, çağın sahiplerine başkaldırırken. Çağı yakalamazsan ne olur derseniz, yine meşhur Ortadoğu Arap ülkelerini örnek vereceğim; iyi bakın oralara. Arapların parası var ama hep reziller, hep işbirlikçiler, hep bilim ve irfan dışılar… Cumhuriyeti kuranların parası yoktu ama onurları vardı, bilim ve irfana inanmışlardı. “Hür doğdum, hür yaşarım” diyen şairleri, “Ya istiklâl ya ölüm” diyen dava adamları, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyen inanmışları vardı. Bu şairlerin sözleri, bu inanmış insanların yüreğiyle bir kez daha vatan oldu bu topraklar. Mütecavizleri kovarken onurlu bir şekilde, hukuk devleti inşa etmeye çalıştı bir yandan. Hatta çağının önüne geçerek kadınları tamamen “eş” saydı, toplumsal ve hukuki zeminde… Şimdilerde “Büyük Osmanlı” hayalleriyle milleti kandırıyorlar ya; birincisi millet Osmanlının ne olduğunu zaten bilmiyor. İkincisi bunu diyenler Osmanlıyı hiç anlamamış... Efendiler! Kendisini 300 yıl geriye götürmeye çalışan insanları yücelten bir millet hain değilse, salaktır!..

Sadece 30 Ağustos Zafer Bayramını kutlayacaktım, laf lafı açtı… Sivas Kongresi niye uzadı biliyor musunuz? Mustafa Kemal, Amerikan mandası isteyen çoğunluğu ikna etmek için gece gündüz konuştuğu ve sonunda “Ya istiklal, ya ölüm” dediği için!

Sağımız solumuz sobelenmiş, onlarda ihanet bitmez!.. Ancak bizde de Mustafa Kemal şuuru bitmez! Beyler, ağalar! Dindar ve de kindar nesil yıkım neslidir, IŞİD’dir bir nevi. Oysa Cumhuriyet “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller ister. İnsan ister yani, insan!..

Kutlu olsun Türk’ün bağımsızlık mücadelesi…


17 Ağustos 2014 Pazar

HALTLARIN KARDEŞLİĞİ


Bir siyasi partimiz daha oldu: Çoğulcu Demokrasi Partisi. Çerkezlerin partisiymiş. Çerkezler, otuzaltı kardeş halktan biri, kursunlar tabii, haklarıdır. Kendi içlerinde Karaçaylar, Kabardeyler, Abhazalar falan diye bölünmezlerse iyidir, 2 milyon oyları var…

Lazlar da kursunlar. Önerdiğim isim LEÖP (Lazistan Eyaleti Özgürlükler Partisi). Başbakan söylemişti zaten, ecdadımız zamanında da varmış böyle bir eyalet. Başkentleri Rize, tartışmasız…

Son Suriyeli sığınmacılarla Arap oyları iyice arttı. Onlara da AGBYP (Arap Gördü Bol Yağ Partisi) öneriyorum. Eyaletlerinin başkenti Siirt olsun. Emine Hanımı fahri Cumhurbaşkanı yapsınlar. Hataylı medenidir, karışacağını sanmam ama merkez illa da Adana olsun diyecek ayrılıkçılar çıkabilir. İçişlerine karışmayız elbette…

Gürcüler parti kurmalı mı emin değilim. Çünkü çok fena satışa geldiler. Gürcistan ziyaretinde (2004) kameraların önünde “ben de Gürcüyüm, biliyor musunuz?” diyen adam tam on yıl sonra “Bana Gürcü dediler; hatta daha çirkini Ermeni diyen bile oldu” diyerek bir cümlede iki kardeş halkı küstürdü. Kendisi “10 yıl önce yalan söyledim, ben aslında Gürcü değilim” diyorsa bize yalanını kabullenmek düşer. Değildir yani. Bu durumda güven olmaz Gürcü oylara. Biraz daha beklemeleri isabetli olur…


Tatarlar Eskişehir merkezli EÇGHP (En Çekik Gözlü Halk Partisi). Gözleri çok da çekik değil ama başkanları Cüneyt Arkın olmalıdır. At üstünde duramayanın %52 oy aldığı memlekette Cüneyt abi at üzerinde tek ayakla gezer tüm Tatar illerini…

Bir kardeş halk daha, Kürtler! Onların partisi zaten var: PKK. Zazalar itiraz etmez, “yok gardaş biz sizden değiliz” demezse en büyük kardeş halk bunlar. Fiili eyaletlerinde bayrakları dalgalanıyor her tarafta. Seroklarının resimleri süslüyor şehirlerini. Serok içeriden çıktı mı nihayete erecektir hadise. Niye çıkmıyor peki? Anayasa maddesi dikte ettiriyor. Çalışma ortamı güzel, vakti bol. Şimdi çıkarsa hoş geldin beş gittin derken 4 maddeden ileri gidemez Anayasa işinde…

Balkanlardan gelip TÜRKiye’yi vatan belleyen Arnavutlar, Pomaklar, Boşnaklar birleşip bir parti kurmalıdır. Güçlenince kendi aralarında kardeş kardeş bölünürler nasıl olsa…

Cahilim ya, bir türlü 36’ya tamamlayamıyorum kardeş halkları. Ama bilgelerimiz rahatlatıyor elimizi. Yörükler mesela, 36’dan biriymiş. Türkmenler? Onlar da. Bu kardeşlerin birleşip de parti kurabileceğini sanmıyorum. Kendi içlerinde parça pinçikler. Karakeçilisi var, Sarıkeçilisi var, dinsel ayrıma tabi tutulanları var; Alevi diye, Sünni diye bölünenleri var. İşleri en zor olan kardeş halk bunlar bence. Hem adlarında “Türk” geçtiği için partilerinin ırkçılık ve bölücülükten, kardeş halklar arasında nefret tohumu ekmekten kapatılmaları işten bile değildir…
* * *
Modernist zulüm çağından arta kalmış Cumhuriyet, kardeş halkları tek bir millet (ulus) diye birleştirmeye çalışıyordu ya, çok berbat bir şeydi bu. Aşiretler çağına dönerek “Büyük Türkiye’ye” doğru son sürat gidiyoruz hamdolsun. Önce hangi Kabil hangi Habil’in kafasını taşla ezerek bu kutlu yolu başlattı, bileniniz var mı?

 
* * *
Yazarı bilinmeyen “Şeytanın Günlüğü”nden:

Bir gittim ki Kabil sıkkın sıkkın oturuyor. İki fıştaklayayım da arıza çıksın diye “Habil’i senden çok seviyor işte, sen burada kalacaksın o gidecek cennete” dedim. Daha lafımı bitirmeden eleman yerden bir kaya parçasını kaptığı gibi kardeşinin kafasına geçirmesin mi? Höh, oha, çüş. Ben, en fazla biraderini biraz tartaklar, küfür söz söyler filan diye bekliyordum, resmen cinayet işledi bebe.

8 Ağustos 2014 Cuma

HİÇ DE ÇIKAR İÇİN DEĞİL

Halkımızın kendi çıkarlarını gözeterek oy verdiği düşüncesi bir efsanedir. Çıkar oyları %10'u geçmez. Bu, sadece AKP'ye özgü bir şey değil ayrıca. Özal'a da en yakın tiplerdi bunlar, ki zaten o'nun icadıydı. Çevreleriyle birlikte %10'luk bir oyları vardır. Bunlar, küçük çaplı sermayelerini nasıl bir uyanıklıkla büyük sermayeye çevirebileceklerini düşünen sonradan görme tiplerdir. Ahlaki ilkeleri yoktur. "Nasılsın?" diye sorduğunda "hamdolsun" demeyi ahlak zanneden, teşekkür etmeyi bilmeyen, şahsiyet olarak münafık tiplerdir. Daha çocukken babasıyla Cumaya gitmeyi öğrenmiş, Cuma dönüşü müşteri veya devlet nasıl kazıklanırı öğrenmiş, ticareti uyanıklık zanneden ahlaksız tiplerdir. Kültür seviyeleri eskilerin "Ankara ve İstanbul görmüş" olmağına denk gelir seviyededir.

Menfaati olmadığı halde oy verenler? Onların seviyesi Tayyip Penisilvanyayı "ortaokul mezunu" diye aşağılarken de İhsanoğlu'nu "Üç dil biliyormuş. Hııh!" diye çok da tındı kıvamında zikrederken de "yuuh" çeken, kendisini Tayyip'te gören, kendisini Tayyip'le özdeşleştiren insanlardır. Kendisinden biri Başbakan'dır işte, daha ne isteyecek ki! Kendisinden biri Cumhurbaşkanı olacak, daha ne olsun yahu!.. Tayyibin bütün başarısı burada. Halkı bu noktaya getirdikten sonra rest çekti zaten bütün ortaklarına. Meydanda konuşurken halk yalan söylediğini bilmiyor mu? Gayet de iyi biliyor! O platformda yüksekten halka seslenirken o değil aslında. Onu dinleyen halktır konuşan, o yalanları söyleyen. Sonuna kadar o halkın kendisidir Tayyip...


Tayyip efendide ne devlet adamlığı ne de bir aydın sorumluluğu olmadığı için çok hoyratça kullanıyor halkın zavallılığını. Halk okusun, öğrensin, ahlak sahibi olsun, üretim yapsın, ülkesi için sorumluluk sahibi olsun diye okutulmuyor artık. Boşuna mı her tarafa kendi okuduğu okuldan açmak istiyor? Halkın da tek derdi var artık: Durumunu başına kakmayacak, kendinden birinin devleti yönetiyor olması... Gerçekler acıdır, halk da acıdır...